-
1 çukur kazmak
v. dig a hole, dig a pit, dig -
2 çukur kazmak
to dig a hole, to burrow -
3 çukur
1.1) я́ма, углубле́ние, котлова́н; ры́твина, уха́б; колдо́бина; вы́емка; воро́нкаçukur açmak — рыть я́му
avcı çukuru — воен. стрелко́вая яче́йка; [одино́чный] стрелко́вый око́п; щель
avcı boy çukuru — воен. яче́йка (око́п) для стрельбы́ сто́я
yatma çukuru — око́п для стрельбы́ лёжа
2) я́мка, я́мочка (на щеке и т. п.)çene çukuru — я́мочка на подборо́дке
yanak çukuru — я́м[оч]ка на щеке́
yanakları çukur çukurdu gülerken — когда́ она́ смея́лась, на щека́х у неё появля́лись я́мочки
3) (тж. pislik çukuru) выгребна́я я́ма, клоа́ка4) геогр. у́зкая доли́на, лощи́на; уще́лье5) прям., перен. моги́ла- m çukurunu kazmak — рыть (копа́ть) моги́лу кому
bir ayağı çukurda olmak — быть (стоя́ть) одно́й ного́й в моги́ле (о стариках)
6) разг. ягоди́цы2.1) низи́нныйçukur mahalle — низи́нный райо́н, райо́н (города и т. п.), располо́женный в низи́не
2) во́гнутыйçukur ayna — во́гнутое зе́ркало
3) запа́вший, ввали́вшийсяçukur gözler — ввали́вшиеся глаза́
◊
çukura düşmek — попа́сть в беду́ -
4 çukur
"1. pit, hole; hollow, depression; dent; cavity. 2. low; depressed; hollow; concave. 3. cesspool. 4. dimple. 5. colloq. (a) grave. 6. slang *asshole, anus. - açmak to dig a pit or a hole. -unu kazmak /ın/ to plot against (someone)." -
5 dig a pit
çukur kazmak -
6 dig a pit
çukur kazmak -
7 εκσκάπτω
çukur kazmak -
8 копать
kazmak* * *1) kazmak; açmak; bellemek ( вскапывать)копа́ть я́му — çukur kazmak / açmak
2) ( выкапывать) (toprağı) kazıp... çıkarmak / toplamak; sökmek (картофель и т. п.) -
9 dig
n. kazı, kazma, dürtme; iğneleme; taş; lojman, yurt————————v. kazmak, çukur kazmak, hafriyat yapmak, dürtmek, bellemek; deşmek; incelemek; mahmuzlamak; anlamak; hoşlanmak; göz atmak; araştırmak; yemeğe girişmek; ineklemek; harıl harıl çalışmak* * *1. dürtme (n.) 2. kaz (v.) 3. kazı (n.)* * *[diɡ] 1. present participle - digging; verb1) (to turn up (earth) with a spade etc: to dig the garden.) kazmak2) (to make (a hole) in this way: The child dug a tunnel in the sand.) kazmak, açmak3) (to poke: He dug his brother in the ribs with his elbow.) dürtmek, dirsek vurmak2. noun(a poke: a dig in the ribs; I knew that his remarks about women drivers were a dig at me (= a joke directed at me).) dürtme, dirsek vurma- digger- dig out
- dig up -
10 creuser
-
11 graben
graben <gräbt, grub, gegraben> ['gra:bən]I vi1) (um\graben) yeri kazmak;sie grub ihre Zähne in den Apfel dişlerini elmaya geçirdiein Loch \graben delik açmak, çukur kazmakIII vrsich jdm ins Gedächtnis \graben bir şey aklına saplanıp kalmak -
12 dig a hole
v. çukur kazmak, delik açmak, çukur açmak -
13 dig a hole
v. çukur kazmak, delik açmak, çukur açmak -
14 burrow
tavsan çukuru, oyuk, çukur, yuva, in,(çukur) kazmak; kazarak ilerlemek; yaslanmak; yaslamak -
15 profond
1 vers le bas derin [de'ɾin]2 vers l'avant derin [de'ɾin]3 derin [de'ɾin]4 intense derin [de'ɾin]5 qui va loin derin [de'ɾin] -
16 profonde
1 vers le bas derin [de'ɾin]2 vers l'avant derin [de'ɾin]3 derin [de'ɾin]4 intense derin [de'ɾin]5 qui va loin derin [de'ɾin] -
17 яма
çukur; kuyu* * *ж1) çukurрыть я́му — çukur açmak
2) kuyuу́гольная я́ма (на судне) — kömürlük
я́ма для гаше́ния и́звести — kireç kuyusu
я́ма для прыжко́в — спорт. atlama havuzu
3) ( низина) ingin••рыть я́му кому-л. — birinin kuyusunu kazmak
во́лчья я́ма — kurt kuyusu
-
18 excavate
kazmak, (çukur) açmak -
19 trench
n. hendek, çukur, siper, suyolu————————v. hendek kazmak, siper kazmak, bellemek, kazmak* * *çukur* * *[tren ](a long narrow ditch dug in the ground, especially as a protection for soldiers against gunfire: The soldiers returned to the trenches.) siper, hendek -
20 hollow
adj. boş, kof, delikli, oyuk, delik, boşluktan gelen, aç, sahte, yalan, çökük, çökmüş, çukur————————adv. boş bir şekilde, tamamen, bütünüyle————————n. boşluk, çukur————————v. oymak, çukur açmak, kazmak* * *1. oyuk 2. oy (v.) 3. delikli (adj.)* * *['holəu] 1. adjective1) (having an empty space in it: a hollow tree; Bottles, pipes and tubes are hollow.) boş, oyuk, çukur2) ((of a sound) strangely deep, as if made in something hollow: a hollow voice.) boğuk2. noun1) (something hollow: hollows in her cheeks.) çukur, oyuk2) (a small valley; a dip in the ground: You can't see the farm from here because it's in a hollow.) küçük vadi•- beat hollow
- hollow out
- 1
- 2
См. также в других словарях:
çukur — is. 1) Çevresine göre aşağı çökmüş olan yer Eşek sendeleyip yandaki çukurun içine düştü, kalkamadı. M. Ş. Esendal 2) Çene ve yanaktaki gamze Ne hoş gülerdi, yanaklarının çukuru ne derli toplu açılırdı. R. H. Karay 3) mec. Mezar Ben, bir ayağı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kazmak — i, ar 1) Herhangi bir araçla toprağı açmak, oymak 2) Bu yolla çukur, kuyu, yol vb. oluşturmak Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? M. A. Ersoy 3) Hakketmek Birleşik Sözler kazaratar kumkazan Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kazdığı çukura … Çağatay Osmanlı Sözlük
TEEKK — Çukur kazmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
BÜÜRE — Çukur kazmak. * Çukur … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kuylamak — derin, çukur kazmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
KAVB — Kesmek. * Çukur kazmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HAFR — Kazmak ve çukur etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kuyu — is. 1) Su katmanına varıncaya kadar derinliğine kazılan, genellikle silindir biçiminde, çevresine duvar örülen, suyundan yararlanılan çukur Kahveci Salih eğilmiş, az evvel sarkıttığı gazozları kuyudan çıkarıyordu. H. Taner 2) Toprağa kazılan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
